BvT HUKUK VE DANIŞMANLIK

ANASAYFA BvT HUKUK VE DANIŞMANLIK

Dilekçelerin Teatisi Aşamasından Sonra Tanık Deliline Dayanılamayacağı

I.GİRİŞ 

        Uygulamada tarafların dilekçelerin teatisi aşamasında tanık deliline dayanmayıp davanın sonraki aşamalarında tanık deliline dayanma talepleriyle sıklıkla karşılaşmaktayız. Makalemizde uygulamadaki bu sorunu değerlendireceğiz.

II. HUKUKİ DEĞERLENDİRME

              6100 Sayılı HMK'nın Dava Dilekçesinin İçeriği başlıklı 119/1-e-f maddesine göre davacı, dava dilekçesinde, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorundadır. Davacının genel ifadelerle delillerini belirtmesi yeterli sayılmayıp hangi delillere dayandığı dilekçeden anlaşılmalıdır. Delillerin bildirilmesine dair bu düzenleme, somutlaştırma yükünün de bir gereğidir. Hal böyle olunca dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde hukuki deliller kısmında tanık delilinin belirtilmemiş olması durumunda tanık deliline dayanılmamış kabul edilmesi gerekecektir.  Bu aşamadan sonra bildirilmeyen tanık listesinin ön inceleme duruşmasında ve tahkikat aşamasında bildirilmesinin gerek pozitif hukukumuz gerekse yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda kabulü mümkün değildir.

YARGITAY. HUKUK GENEL KURULU 16.11.2016 TARİH, 2014/2-1226 Es. Ve 2016/1057 Kr. SAYILI KARARINDA;

               "Yargılamanın etkin ve makul bir süre içinde bitirilmesi için delil gösterilmesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap) aşamasına hasredilmiştir. Buna göre, dilekçelerin teatisi aşamasında herhangi bir delil bildirmeyen davacı veya davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine imkan bulunmamaktadır”

              Yine YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 20.04.2016 TARİH, 2014/2-695 Es. Ve 2016/522 Kr. SAYILI KARARINDA;

              "Hukuk genel kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce, dava dilekçesindeki talepler arasında müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesi isteminin de bulunduğu, kamu düzenine ilişkin bu talep nedeniyle davalı delillerinin toplanmasına imkan tanınmasının gerektiği ifade edilmiş, bir kısım üyeler tarafından ise; süresinde davaya cevap vermeyen davalının, diğer tarafın kusurlu olduğuna yönelik bir vakıa ileri süremez ise de, kötüye kullanılmadıkça onun ileri sürdüğü vakıaları çürütmeye yönelik delil bildirebileceği, aksinin kabulünün, cevap süresini kaçırmış veya davaya süresinde cevap vermemiş olan davalıya savunmasını ispat etme hakkını tanımamak olacağı, bunun ise hukuki dinlenilme hakkını ortadan kaldıracağı belirtilmiş, bazı üyelerce de; uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında belirlendiği için tarafların delillerini göstermeleri gereken (son) tarihin, dava veya cevap dilekçesi değil, hakimin HMK’nın l40/5 inci madde hükmü uyarınca taraflara vereceği iki haftalık kesin sürenin son günü olduğu ileri sürülmüş ise de, kurul çoğunluğunca bu görüşler yukarıda açıklanan gerekçelerle kabul edilmemiştir.  Hal böyle olunca; süresinde cevap dilekçesi vermeyerek delillerini bildirmeyen davalı tarafın yasal süre geçtikten sonra delil bildirme talebinin reddinin gerektiğine ilişkin olarak verilen yerel mahkeme direnme kararı yerindedir." 

              Yine YARGITAY 2. H.D 01.1.2018 TARİH, 2017/5806 Es. Ve 2018/12246 Kr. SAYILI KARARINDA

 " Davacı kadın dava dilekçesinde herhangi bir delile dayanmadığından, sonradan delil listesi verilmesi veya dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmaz ve davacı kadının süresinde bildirmediği tanıklarının beyanları ve delilleri kusur belirlemesinde dikkate alınamaz (HGK 20.04.2016 tarih 2014/2-695 e. Ve 2016/522 k. Sayılı kararı). Bu durumda mahkemece, davacı yanca usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen delilleri ve tanık beyanları esas alınarak davalı erkeğe kusur yüklenilmesi doğru olmamıştır. Gerçeklesen bu durum karsısında, yukarıda açıklanan sebeple davalı tarafa yüklenecek kusurlu bir davranış ispatlanamadığı halde davacı kadının boşanma davasının reddi gerekirken kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir."  

              Yüksek mahkeme dava dilekçesinde herhangi bir delile dayanmayan tarafa ön inceleme aşamasında dayanılmayan delilin bildirilmesi için verilen sürenin hükümsüz olduğu açıkça belirtilmiştir. Bununla birlikte usule uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen tanık deliline ait tanık beyanlarının değerlendirme alınmaması gerekeceği, işbu tanık beyanlarına dayanılamayacağı yine yerleşik yüksek mahkeme içtihatları gereği sabittir. 

III. SONUÇ

              Sonuç olarak tarafların dilekçelerin teatisi aşamasında tanık deliline dayanmamış olması durumunda gerek ön inceleme aşamasında gerekse tahkikat aşamasında tanık deliline dayanması hukuken mümkün olmayacaktır.